En Büyük NFT Sanatçıları ve tarihî koleksiyonları
Özetle: |
— NFT dünyası, dijital ve geleneksel içerik üreticileri ve koleksiyoncular için devasa satışlara ve sanatsal çekiciliğe sahip popüler bir konu hâline geldi. Yeni sanat eserleri ortaya çıkarken bunlar yalnızca yeni sanatçılar tarafından üretilmiyor. — NFT alanındaki sanatçıların bazıları onlarca yıllık tecrübeye sahip, üst düzey sanatçılarla çalışmış ve isim yapmış diğer ünlülerle iş birliği yapmış, içerik üretimi alanında inanılmaz bir öz geçmişe sahip kişilerdir. — Daha fazla koleksiyoncu NFT’lere yöneldikçe, git gide daha çok sayıda sanatçı sanatını yaratmak ve satmak için blok zincirinden daha fazla faydalanabilecektir. — Bu alana güvenle adım atmanız için bu makalede size en büyük NFT sanatçılarını tanıtacağız. |
NFT’ler, 2021 yılında sanat dünyasını kasıp kavuran, blok zinciri ile desteklenen bir yetenek gösterisidir. Ancak bu akımın öncüleri kimler ve neden öncü oldular? Bu makalede en büyük NFT sanatçılarını tanıtıyoruz.
NFT dünyası, sanata bambaşka bir yaklaşım sunuyor. NFT’ler blok zincirinin olanak sağladığı bir ekosistemle kültürel bir akım yarattı ve kendini büyüten bir topluluğa hitap ediyor. Diğer alanların aksine, sektörde hiçbir otorite barındırmayan merkeziyetsiz NFT dünyası, sanatçılara ivme kazandırmada büyük bir rol oynayan, son derece özverili ve dağınık bir topluluk tarafından yönlendiriliyor.
Bu dünyanın esaslarını bilmiyorsanız nereye yöneleceğinizi kestirmek zor olabilir ama temelini neyin oluşturduğunu (yani sanatçıları) öğrenirseniz NFT’leri ve topluluğunu nelerin yönlendirdiğini gerçekten anlamaya başlayabilirsiniz. Bu makalede belirli bir sıralama gözetmeksizin, NFT dünyasındaki en popüler ve değerli sanatçılardan on tanesini ele alacağız.
Pak
Başka birinden başlasak olmazdı. Anonim Pak, bir kripto sanatçısı olabilir ancak bunun ötesinde, gelişmekte olan teknolojilerle algılarımızı zorlamaya çalışan deneysel bir yenilikçidir. Kimliğini gizleyen bu dijital sanatçının tarihsel geçmişini bilmiyoruz. Bildiğimiz, Undream stüdyosu ve Yapay Zeka (AI) görsel medya küratörü Archillect’in ardında yer aldığıdır. Ayrıca şu da kesin ki Pak, bu alanda ortaya çıkan ve NFT dünyasında sanatıyla başarı sağlayan en ilgi çekici ve çığır açan sanatçılardan biri hâline gelmiştir.
Pak’ı bu kadar ilgi çekici yapan nedir?
Pak’ı öne çıkaran şey, sanata belirli bir çeşni katmasıdır; yarattığı eserler ve çalışmalarını pazarlama şekli bir saygısızlık unsuru söz konusudur. “The Title” adlı koleksiyonu, hepsi birbirinin aynı dokuz parça içermektedir ancak her biri yalnızca iki yönden farklıdır; parçaların adı ve fiyatı. Evet, farklı fiyata satılan birbirinin aynı sanat eserleri. Bu da Pak’ın değer kavramıyla nasıl oynadığını görmemizi sağlıyor ve sanatın sadece sanattan daha fazlası olduğunu tam olarak gösteriyor. Bu; etkinin, kültürün, topluluğun ve doğru yapılırsa kendini pazarlayabilecek bir endüstrinin temsilidir. Pak da farklı mekaniklerin kullanıldığı alışılmadık yollarla ve tutarlı bir şekilde bunu doğru yapmaktadır. Bu, insanların sanat ve sanatçı hakkında yarattığı hype’ı açığa vurmanın garip ve harika bir yoludur ve sanatın ne olduğunu ve bir koleksiyonun sadece sanattan çok daha fazlasını nasıl temsil edebileceğini insanların görmesini sağlamaktadır.
Pak’ın en ünlü koleksiyonu Nisan ayında Sotheby’s ile iş birliği yapılarak satışa sunulmuştur. Bu iş birliği, kendilerine bir hediye sunmak üzere, Pak’ın Twitter’da müzayede evlerine çağrıda bulunmasıyla başladı.
İçeriği bilinmiyor olsa da Sotheby’s bu gizemli çağrıya olumlu yanıt verdi. Bunun sonucunda da “The Fungible” koleksiyonu üç gün süreyle açık artırmaya çıkarıldı ve 17 milyon dolar gibi büyük bir satış rakamına ulaştı.
Pak’ın sanat ve değer kavramlarını nasıl çarpıttığı Lost Poets koleksiyonuyla bir kez daha vurgulanmıştır. Boş bir sayfa görünümündeki bir şeyin satıldığı Pak’ın Lost Poets koleksiyonu 0,32 ETH’ye satılmıştır. Bu rakam bir hafta sonu süresince ikiye katlanmış ve toplamda 70 milyon dolar satış geliri sağlanmıştır. Lost Poets koleksiyonunun güzelliği, sadece basıldığında ilgili sanatın sayfaya dolmasıdır. Pak ayrıca en fazla sayfayı alan kişileri de ek sayfalarla ödüllendirmiştir. Bu hareket, potansiyel çalışmalarına güvenenlere bir selam niteliğinde olup koleksiyoncuları şaşırtmıştır.
En son koleksiyonu The Merge‘in halka satışı yeni kapanmıştır ve kullanılan mekanik (bir Pak klasiği olarak) sıra dışıdır. Artan bir nadirlikle oluşturulan koleksiyon, koleksiyoncuları sanat eseri için daha fazla token (toplu olarak) satın almaya teşvik etmekte ve toplu olarak satın aldıkları her seferinde bunlar koleksiyona otomatik olarak eklenmektedir (veya “birleşmektedir”). Sahip olunan token sayısı arttıkça, NFT de görsel olarak o oranda büyümektedir. Bu bir yapboz gibidir ve koleksiyoncular ne kadar çok parçaya yatırım yaparsa resimleri de o kadar büyük olur. Bu serinin büyük başarısı (satışta 100 milyon dolara yakın bir rakam toplandı) Pak’ı günümüzün en değerli sanat üreticisi haline getirmiştir.
Beeple
Beeple adlı kişi Mike Winkelmann’dır ve filmlerine ve AR/VR çalışmalarına hareket unsurları katarak dijital sanat alanında çalışan bir tasarımcı olarak grafik sektöründe engin bir deneyime sahiptir. Justin Bieber, One Direction, Katy Perry, Nicki Minaj, Eminem, Zedd ve deadmau5 gibi oldukça önemli isimlerin konser görselleri üzerinde çalışmıştır.
Beeple, grafik alanındaki “everyday” (her gün) akımının ilk belirleyicilerindendir. Her gün bir eser yaratıp yayınlamakta ve bunu son on yıldır yapmaktadır.
Beeple’ın Çalışmaları
En ünlü NFT çalışması olan Everydays – The First 5000 Days, yarattığı eserlerin bir kolajını içermektedir. Her. Bir. Gün. En başından beri. Bu çalışması bir Christie’s müzayedesinde 69 milyon dolara satılmıştır ve böylece günümüzün yaşayan en değerli üç sanatçısından biri hâline gelmiştir.
Kısa bir süre önce, Beeple’ın Human One adlı çalışması bir Christie’s müzayedesinde 29 milyon dolara satılmıştır. Bu dudak uçuklatacak bir rakam olsa da en önemli unsur, bu eserin NFT sanatının ne kadar etkileşimli ve dinamik olabileceği konusunda yeni bir emsal teşkil etmesidir. Human One; konuma, zamana ve küresel veya yerel olaylara bağlı olarak değişen, dijital olarak programlanmış bir distopik mekanda, cam bir kutunun içinde dolanan bir astronotu betimlemektedir. Beeple, bir şeyler ortaya çıktıkça, arka planı bambaşka bir mekan içerecek şekilde yeniden programlamaktadır. Bu da esere, sanat ve seyirci arasında neredeyse sabit bir iletişim hattı işlevini görme potansiyelini kazandırmaktadır. Bu da alıcının sadece NFT’yi satın almadığı anlamına gelir. Alıcının satın aldığı şey aslında kendisi ile sanatçı arasında daha önce hiç görülmemiş bir şekilde bağlantı kuran bir sanat eseridir.
XCOPY
Tıpkı Pak’ta olduğu gibi, XCOPY’nin sanatının ardındaki sanatçının kim olduğunu aslında bilmiyoruz. Çalışmalarını Londra’da yürüten bu anonim sanatçı, dijital sanatında distopik bir tarza sahiptir ve çarpık görsel döngüler kullanarak karanlık temaları keşfeder. XCOPY, SuperRare platformundaki lansmanından itibaren orada sergilenen sanatıyla kripto dünyasında ikonik bir isim haline gelmiş ve platformun da kripto para sanatı dünyasında bir OG olmasını sağlamıştır.
XCOPY’nin iki parçalı ikonik tarzı
XCOPY’nin çalışmalarına XCOPY faktörünü katan, hareketlerde kullandığı belirgin tarzdır. İllüstrasyonlar distopik temayı vurgulayan, kaba hatlı bir ticari marka tadındadır ancak kullanılan animasyon bunu gerçekten hayata geçirmektedir. XCOPY’nin sanatı, yanıp sönen piksellerin sanatın alacağı yolun portresini betimlemesiyle, dijital sanata dijital dinamikler ekler.
A Coin for the Ferryman adlı eseri 5.659.695,30$’a satılan XCOPY’nin çalışmalarına toplam 53.699.755,65$’lık değer biçilmektedir.
Fewocious
İlk eseri yalnızca 17 yaşındayken satılan FEWOCiOUS ya da gerçek adıyla Victor Langlois, sanatını satmaya başladığında henüz reşit değildi. Sanatında karmaşık yetiştirilme tarzından ve kimlik savaşından esinlenmiştir. Sanat, Victor’un arkasındayken kendini güvende hissettiği bir sığınak haline gelmiştir ve kendi sanatı da bu sığınağın merkezindeki duygudur. FEWOCiOUS aksiliklerin üstesinden gelinen bir başarı öyküsünü temsil eder. Açığa çıkan bir kahramanlık masalıdır ve sanat da onu çekici kılan en önemli bileşenlerden biridir.
Sanat eserlerinin NFT’lerini çıkarmadan önce, en yüksek fiyatla satılan eseri 90$’a satılmıştır (ve ilginç bir bilgi olarak, o eseri satın alan koleksiyoncu eserlerini NFT olarak satmasını tavsiye etmiştir). Çıkardığı ilk NFT’si 1.500$’a satılmıştır. Sadece birkaç gün sonra, çalışmalarının değeri ilk NFT satışının 10 katından fazla yükselmiştir.
Şu an henüz 18 yaşında olan FEWOCiOUS eserleri en çok satan NFT sanatçıları arasında üçüncü sıradadır.
Genç bir sanatçının coşkusuna ve bir dâhinin büyük potansiyeline sahip olan FEWOCiOUS’un sanat okullarında uzun yıllar boyunca öğretilecek bir isim hâline gelmesi bizi hiç şaşırtmayacaktır.
Christie’s sitesini çökerten yaratıcılık
“The Everlasting Beautiful” adlı eseri dudak uçuklatan bir fiyatla 550.000$’a satılmış ve o kadar popüler olmuştur ki 2021 yılının Temmuz ayında sanatçının yeni bir serisi satışa çıktığında alıcılar Christie’s web sitesine hücum etmiş ve site çökmüştür.
Hello, I’m Victor (FEWOCiOUS) and This Is My Life adlı koleksiyonu Christie’s müzayedesinde akıllara ziyan bir şekilde 2 milyon dolara satılmıştır. Tamamlayıcı tablolar ve daha önce hiç görülmemiş karalamalar ve günlük kayıtlarını içeren beş benzersiz NFT, FEWOCiOUS’un sanatsal ve duygusal yolculuğunu temsil etmekte ve 14-18 yaşlarındayken yarattığı eserleri sergilemektedir.
Fewocious NFT dünyasında inanılmaz bir başarı sağlamıştır ve bu başarısı kısa bir süre önce RTFKT (dijital moda dünyasını sallayan yeni nesil spor ayakkabılar) ile yaptığı iş birliğiyle de vurgulanmıştır.
Refik Anadol
“Verileri pigment olarak kullanıyorum ve yapay zeka destekli bir boyama fırçası ile boyuyorum.”
Bu Refik’in, teknolojinin evrimi çağında sanatından bahsettiği Ted Talks‘taki konuşmasının ilk satırıdır.
Refik, Blade Runner filmindeki mimariden ve fütüristik manzaralardan esinlenmiştir eserleri de bunu yansıtır. Eserlerini üretirken yalnızca yapay zekayı kullanmakla kalmamış, aynı zamanda da yaratıcılığın ve iş birliğinin geleceğinde neler olabileceğini keşfetmek için mimarlar, veri bilimcileri, nörologlar ve müzisyenlerle de bir araya gelmiştir. Sanatsal inovasyonun estetik bir yorumunda fiziksel ve sanal dünyaları birleştiren bir sanat üretmek için verileri kullanır.
Anadol’un sanatı
Refik’in Machine Hallucinations adlı koleksiyonu, NASA ile iş birliği yapılarak Sotheby’s için üretilmiştir. Koleksiyon, dünyanın dört bir yanındaki uzay kurumları tarafından kaydedilen iki milyondan fazla ham görüntüyü yapay zeka (AI) verilerinin oluşturduğu altı tabloda, bir sanal gerçeklik (AR) heykelinde ve bütün bir NFT odasında harmanlamaktadır. Bu NFT odası; sanat, mekan ve teknolojiyle tek bir inanılmaz yerde etkileşim kurabilmemiz için esere hayatı ve eseri de hayatımıza getirerek kapsayıcı bir teknolojiyle sanatı yepyeni bir seviyeye taşımaktadır.
Hackatao
“Mekan ve zamanın artık var olmadığı bir yer olan, içerik üreticilerin anonim kalabildiği, yalnızca sanatları ile yargılandıkları ve bu yargıçların hiyerarşiler tarafından seçilen bir avuç uzman olmadığı ‘coğrafi açıdan agnostik’ web toplulukları arasında doğdu”.
Sanatçı ikili Hackatao, biyografi sayfasında bu şekilde ifade edilmektedir. Bu adın ardındaki kelime oyununda, “Hack” yüzey seviyesinden daha derin katmanları keşfetmek ve keşfetmek anlamına gelirken, “Tao” ise Yin ve Yang anlamına gelmektedir. Ve her iki unsur da bu ikilinin artistik dinamiklerini yansıtmaktadır.
Hackatao 2007 yılında bir araya gelmiştir sanat eserlerini oluşturmak için çeşitli ortamlar kullanmaktadır. 2018’de, çalışmalarını blok zincir üzerinde saklamaya başlamışlardır ve blok zinciri tabanlı sanat dünyasında son derece aktif olmaları ve yoğun çalışmaları sonucunda kripto para sanatı alanında hızla başarıya ulaşmışlardır.
Hackatao’nun Çalışmaları
Hackatao’nun sanatsal yolculuğu, çizimlerle süslenmiş küçük seramik totem şeklindeki yaratıklar olan Podmork’ları yaratmalarıyla başlamıştır. Tıpkı daha sonraki NFT çalışmalarında da olduğu gibi, Podmork’lar iç içe geçmiş desen ve renklerin kolajıdır. 2018 yılında kripto sanatı dünyasına adım atmışlar ve ilk NFT’leri olan Girl Next door‘u yaratmışlardır. Bu, animasyonlu bir GIF olup güçlü bir modern tarz ve daha da güçlü bir açık yorum ile geleneksel sanata meydan okuyan cesur bir giriştir.
Bu eser, NFT’nin çıkarılmasının üstünden iki yıl geçtikten sonra 20.503$’a (o tarihte 38 ETH) el değiştirmiştir. Eser ilk satıldığında Hackatao’nun eline geçen rakam 207$ (o tarihte 0,423 ETH) idi. Bu da %9.804’ten fazla bir artışı ifade eder. Eklenen yeni karakterler, müzik komisyonları ve uzmanlık katmanları ile dijital dünyanın unsurlarını taşıyan sanatları büyük ilgi toplamıştır.
Mad Dog Jones
Michah Dowbak sanatsal kariyerini 2017 yılında başlatmış ve Instagram’ı bir teşhir platformu olarak kullanarak sadece birkaç yıl içinde büyük bir takipçi kitlesi kazanmıştır. Mad Dog’un grafik tarzı cyberpunk ve Japon animasyonundan derinden esinlenmiştir ve metropolitan bir Asya ortamında distopik bilim kurgu sahnelerini canlandırmaktadır. Siberpunk tarzı, Neal Stephenson’ın Snow Crash adlı eserinde tasvir edilen Metaverse’in ilk versiyonuyla son derece uyumludur. Mad Dog’un sanat tarzındaki dijital dinamikler; onun dijital dünyanın sunduğu yeni olanaklara olan yaklaşımında samimiyetle vurgulanmaktadır:
“Sanat piyasasına girmek için geleneksel yolu tercih etmek aptalca olur. Bunun modası geçti, çünkü internet dünyayı açıyor… Sahip olduğum ve erişebildiğim araç internet.”
Mad Dog Jones’un İş Birlikleri ve Şöhret Kazanma Çabaları
Elle çizim, fotoğraf ve resim çalışmalarında büyük bir başarı sağlamış ve Maroon 5, Diesel, Run The Jewels, Jabbawockeez, Chromeo, Conor McGregor ve Deadmau5 gibi isimlerle beraber çalışmıştır.
Bu yılın başlarında, Mad Dog Jones ‘REPLICATOR’ı Phillips müzayede evinde 4,1 milyon dolara satmıştır. Bu, o tarihteki en büyük NFT satışlarından biri olmakla kalmamış, aynı zamanda Phillips’in satışa çıkardığı ilk NFT de olmuştur ve Mad Dog’un bu alandaki ilk isimlerden biri ve Phillips’in de yenilikçi sanat eserlerini satışa çıkaran ilk müzayede evlerinden biri olmasını sağlamıştır.
Coldie
Warren Buffet’ı hiç dijital bir bozulma çeşnisiyle, üç boyutlu olarak görmek istemiş miydiniz? Bunun için Coldie’den öteye bakmanıza gerek yok.
Coldie’nin sanat eserleri ulusal sanat sergilerinde, kripto konferanslarında ve canlı müzayedelerde yer almıştır. Portre tasvirinde, bozulmayı yansıtan belirli bir tarza sahiptir
Buffet ve bir bando
İlginç bir bilgi! Coldie, çalışmalarını blok zincirine koyan ve çevrim içi açık artırmaya çıkaran ilk sanatçılardan biridir ve bu da onu bir NFT öncüsü yapmıştır. Çalışmalarının açık artırmadaki açılış fiyatı 36 ETH (yaklaşık 4.275$) olup Decentral Eyes koleksiyonu meşhur Warren Buffet parçalarını içermektedir. Bununla birlikte, Coldie’nin dört parçada Bauhaus ile iş birliği yaptığı “undead” koleksiyonundaki gotik rock sahneleri kripto sanat dünyasını sallamıştır.
“Bu, gelecektir. Bu, şu andır.” – Bauhaus
Sanat dünyasındaki bu iki isim, dramatik bir artistik ifade koleksiyonunda Coldie’nin sanatı ile Bauhaus’un müziğini içeren bir dizi 3D NFT oluşturmak için bir araya geldi. Bu; alt kültürlerin, sanatın ve müziğin bir derlemede birleşmesidir. Bu denli keyifli ve deneysel olmasıyla ve sektörde bu kadar iyi bir iş çıkarmasıyla insanı kendine çekiyor.
Trevor Jones
Trevor Jones resim yapmayı sever. Animasyon yapmayı da sever. Dolayısıyla da çalışmaları her ikisini de içerir. Bir depresyon döneminin ardından otuzlu yaşlarda sanat okuluna gitmiştir. Bunu bir tür “kefaret” olarak gördüğünü söylemiş ve ayakta kalmak için başka birçok işte çalışırken yıllarca yaratıcılıkta kariyer yapmıştır. Tıpkı XCOPY gibi, Jones’un tarzı da çalışmalarının dinamik ve animasyonlu olmasından gelmekte ve sanatta yenilik söz konusu olduğunda başarı sağlamaktadır. Önceki koleksiyonlarından biri QR kodlarının resimlerini içermektedir ve dolayısıyla da NFT’lerin sınırları zorlayan dünyası tarzına mükemmel şekilde uymaktadır. NFT sanatına adım atmasını “çılgın bir başarı hikayesi” olarak ifade etmektedir.
Trevor Jones sanat eserlerinin yükselen fiyatları
SuperRare’de en yüksek ortalama satış fiyatına sahiptir (eserleri ortalama olarak 5.300$’ın biraz üzerinde satılmaktadır) ve ilk NFT’si platformda 10.000$’ın üzerinde bir rakama satılmıştır. Bugüne dek en çok beğenilen çalışması olan The Bitcoin Bull adlı animasyonu Nifty Gateway’de dudak uçuklatan bir fiyatla 55.555,55$’a satılmıştır.
NFT dünyasındaki ilk çalışmasında, Scottish National Portrait Gallery’deki (İskoçya Ulusal Portre Galerisi) resimleri kripto ikonalarına dönüştürmek için sanal gerçeklik (AR) kullanmıştır.
“İskoçya Ulusal Galerisi’nin bu konuda ne düşüneceği hakkında hiçbir fikrim yok. Ne yaptığımı onlara söylemedim…”
Bu, orijinal eserlere hiçbir zarar vermeyen dijital bir isyandır ve Jones’un öncülük ettiği bir akıma dönüşmüştür.
O andan sonra kripto sanatçısı Pak ile iş birliği yapmıştır. Pak ile yaptığı çalışmalarda, anonim sanatçının keskin minimalizmi ve Jones’un geleneksel etkilerin kök saldığı dışavurumcu, duygusal parçaları görülmektedir. Bu iş birliği, sanatın karşıt uçlarının harmanlanması niteliğindedir ve muhteşem sonuçlar vermektedir.
Kısa bir süre önce, Jones rapçi ve film yapımcısı Ice Cube ile bir araya gelerek yedi ay süren uzun ve yaratıcı bir projede çalışmıştır. Bu koleksiyon, ikisinin farklı konular, stiller ve kavramları keşfedip denemeler yaptıkları yaratıcı yeteneklerinin bir bileşimidir. Resim, müzik, animasyon ve dijital inovasyon da dâhil olmak üzere farklı ortamların bir birleşimidir.
FVCKRENDER
Frederic Duquette veya diğer adıyla FVCKRENDER, bir restoranda çalışırken boş zamanlarında sanat kariyerine başlayarak en büyük NFT sanatçıları arasında yerini almıştır. 2016’da bir bisiklet kazası geçirip yaralanmış ve 3D sanat yazılımlarını nasıl kullanacağını öğrenmiştir. Günde en az bir parça üretmeyi görev belleyerek, günümüzde bu denli popüler olmasını sağlayan benzersiz bir tarz geliştirmiştir.
İllüstrasyon sanatına büyük önem verilen Montreal’de yaşayan FVCKRENDER’ın en büyük hedeflerinden biri, dijital sanatın potansiyelini vurgulamaktır. Sanatı zaman içerisinde gelişmiş ve dinamiktir ancak sıklıkla kristal düzenlemeleri ve sürrealist manzaraları konu alarak yenilikçi bir şekilde hiper fütüristik tatlar içeren dinamik kompozisyonlar kullanır.
FVCKRENDER’ın iş birlikleri ve Christie’s’teki koleksiyonları
Katy Perry, Lil Nas X ve Lebron James gibi önemli isimlerle ve Puma, Spotify, Instagram ve Supreme gibi markalarla çalışmıştır. En büyük sorunlarından birinin iş birliklerine hayır demek olduğunu söyleyerek kendisiyle dalga geçmektedir ancak bu, karşısına oldukça inanılmaz iş birlikleri çıkaran bir “sorun”dur.
NFT alanında en büyük iş birliklerinden birini Zedd ve Gabe Damast ile yapmıştır. AntiPODE koleksiyonu, sanatın ve müziğin bir harmanı olup sanat eserlerinde “önce ses sonra görsel” ve bunun tam tersi bir yaklaşım sergilemektedir.
“ANTIPODE ‘bir şeyin tam tersi’ anlamına gelir ve fikir her iki parçanın da aynı evrende yaşaması ancak doğrudan karşıt olmasıdır.” – Zedd
FVCKRENDER’ın çalışmaları, her iki müzayede evi kripto sanatı dünyasına adım atarken Christie’s ve Sotheby’s’da da satışa çıkarılmıştır. Mayıs ayında Sotheby’s SHIFT// adlı eserini 107.100$’a satmıştır.
NFT’ler ve sanat: Hızlı patlamanın ardındaki gerçekler
NFT’lerin dünyasının en heyecan verici yönlerinden biri, sanatçıların kripto para ve blok zinciri meraklılarından büyük bir destek alarak ilgiyi hızla üzerinde toplamış olmasıdır.
Gelişmekte olan bu dünyaya ve onu şekillendiren en büyük NFT sanatçılarına genel bir bakış sağladığımız makalemizi okudunuz ve artık bu dünyayı kendiniz keşfetmeye başlayabilirsiniz!
Bu dünya son derece ilginçtir ve etkileşimli doğası ile merakı ödüllendirir. Size bu konuda verebileceğimiz tek tavsiye, bu kurtlar sofrasında hem gözünüzü hem de görüşünüzü açık tutarak, hem sanatçılar hem de sanatla etkileşim kurmanızdır. Bu, dijital yaratıcılık buz dağının sadece görünen kısmıdır ve ne kadar çok şey keşfederseniz keşfedin, daha fazlasını keşfetmek isteyeceğinizi göreceksiniz.